BİR KENTİ DÜŞLEMEK: VENEDİK

01-s.jpg

Yola çıkmadan önce bir bir sokaklarını düşlüyorum. Kapıları yosun rengi nehre açılan zarif evleri, gondollarla altlarından geçilen yaşlı taş köprüleri, içine kapanık avluları, sırlarını hemen açığa çıkaran; konuşkan mini meydanları, gösterişli şapka ve fularlarıyla, şıkır şıkır Venediklileri ve meydanda her sabah aynı saatte sözleşmiş gibi toplaşan güvercinleri hayal ediyorum.

Bir çay masası etrafında toplanıp, Proust’tan Albertine’in hikayelerini, Bellini’den Doğu yolculuğunu, Maria Callas’tan Hotel Danieli’de nasıl aşık olduğunu, Casanova’dan kuralları çiğneyip, nasıl “ahlaksız” biri olunabileceğini ve nasıl Doge’s Palace’tan kaçtığını, Hemingway’den Harry’s Bar’ın öğle yemeği saatinde anlatacaklarını ve Cipriani’de yazdığı hikayeyi dinlemek ister gibi, öyle hayalperest bir coşkuyla yola çıkıyorum. Okumaya devam et